26 Ekim 2015 Pazartesi

KVBT 14.Tur 4.Gün | Lanetli - Jennifer L. Armentrout | Yurt Dışı Kapakları + Alıntılar

Asıl lanet korkmamaktır.

Dünyada sadece insanlar yok. En azından, Ivy'nin yaşadığı New Orleans'ta durum böyle. Faeler, insanları onlardan koruyan Düzen'le sürekli savaş halinde. New Orleans'ın çılgın gece hayatını yaşayanlar ise bu savaştan habersiz.Ivy öz anne-babasını hatırlamıyor, üvey anne-babasıyla erkek arkadaşını korkunç bir olayda kaybetti. Artık tek varlığı, Düzen'le birlikte Faelere karşı yürüttüğü amansız savaşı. Ivy çok yakında bazı sürprizlerle karşılaşacak. Ve bu sürprizden hiç de hoşlanmayacak.

Jennifer L. Armentrout, Lanetli ile yepyeni bir maceranın kapısını aralıyor. Şimdi koltuğunuza kurulun ve her sayfasında sizi alıp götürecek Lanetli efsanesini okumaya hazır olun!
(Tanıtım Bülteninden)

Baskı Yılı: 2015
Dili: Türkçe
Yayınevi: DEX

ALINTILAR 

Olağanüstü bir zümrüt rengindeki bakışları benim üzerimden merdivenlere kaydı. "Yaşıyor."
O ses. Vay canına. Derin. Kusursuz. Kültürlü. Çekici.
________________________________
Fransız Mahallesi'ne doğru ilerlerken Yeşil Gözlü'yü düşündüm. Acaba bu gece dışarıda mıydı? Nasıl biriydi? David adının ne olduğunu söylemişti?
Neden onu düşünüyordum?
________________________________
Bir an sonra, belime dolanan kol ve ağzımın üzerindeki el kayboldu. Hiç tereddüt etmeden arkama döndüğümde irkilmeme neden olan bir çift zümrüt rengi gözle karşılaştım.
Oydu. Yeşil Gözlü. Ren. Adı buydu. Şimdi hatırlamıştım.
________________________________
"Tam bir pisliksin."
Gözlerindeki neşenin bir kısmı kayboldu. "Bunu daha önce bir-iki defa duydum."
"Hiç şaşırmadım."
________________________________
Hangi akla hizmet üniversiteye gidiyordum ki? Şu anda yatağıma gömülmüş vaziyette, karın kasları pudra şekerine bulanmış seksi erkekleri hayal ederek uyuyor olabilirdim.
Tamam. Bu kulağa tuhaf geliyordu.
________________________________
Ren'i düşündüğüm anda hem sinirleniyor...Hem de adını koyamadığım bir şeyler hissediyordum. Hislerimi tarif etmek için kullanabileceğim tek bir kelime yoktu. Kalbim tuhaf bir şekilde kanat çırpıyor ve adını bile aklıma getirmeyi istemememe yol açıyordu.
________________________________
Artık yanaklarıma ulaşan yanma hissi güçlendi. Anlamıyordum. Öfkem ve hissetmekten dahi utandığım o tuhaf duygu gittikçe arttı. Kırılmıştım ve tam bir aptaldım. Onu tanımıyordum ve ona güvenmem için hiçbir neden yoktu.
________________________________
Beni saf bırakma hızı küçük düşürücüydü ama o kadar korkamayacak kadar öfkeliydim. "Beni bırakmazsan pişman olursun."
...
"Gerçekten çok cesursun, değil mi?"
________________________________
O daha hareket bile edemeden, kazığın oldukça sivri ucunu boğazındaki oldukça önemli atardamara dayadım.
"Roller değişti, pislik."
________________________________
Bana döndü. "Sana her şeyi anlatacağım. Öldürülmeme neden olacak olsa bile."
"Öldürülmene mi?"
________________________________
"Benden o kadar kolay kurtulabileceğini mi sanıyorsun?
Ren gamzelerini gözler önüne sererek gülümsedi." Tatlım, istediğim en son şey bu."
________________________________
Artık dövmenin ne olduğunu biliyordum ve her santimetrekaresini yalamak istiyordum. Derisine işlenmiş sarmaşıklar sonsuz gibi görünen düğümler oluşturuyor ve kan kırmızısı gelinciklerin bittiği göğsünde kıvrılıyordu. Gövdesinin yan tarafında düzinelerce gelincik vardı ve aralarına harfler serpiştirilmişti- gözlerimin dolmasına neden olan bir cümleye ait harfler.
Unutmayalım Diye.
Çiçekler birer yadigardı; sevdiği birini asla unutmayacağını gösteren hatıralardı. Çiçeklerin arkadaşı için olduğunu biliyordum ve bedeniyle sergilediği bağlılığın son derece gurur verici bir yanı vardı.
________________________________
Ellerini kapının pervazına dayadı be göğsü aldığı derin nefesle şişerken öne doğru eğildi." Gitmemi söylersen arkamı dönüp gideceğim. Yemin ederim, Ivy, ama bir kere daha denemeliydim. Bunu bir kere daha denemeden mezara girmeyeceğim. Lütfen. Gitmeme izin verme."
________________________________
"Ama şu anda ikimiz de buradayız ve önemli olan da bu. Yaşadığımız an."
"Yaşadığımız an mı? Kalp atışlarım gittikçe hızlanıyordu.
"Evet. Yaşadığımız an. İkimiz de buradayız. Önemli olan tek şey bu. Sana hiçbir yere gitmeyeceğime dair söz veremem ama gitmemek için canımı dişime takacağım. Sana yalnızca bunun sözünü verebilirim.
________________________________
"Ivy," diye inledi.
Daha önce söylediklerini tekrarladım. " Gitmeme izin verme."
Bana bakarken gözleri parıldadı. "Asla"


YURTDIŞI KAPAKLARI



Yurtdışı kapaklarımız ise işte böyleler! Sırasıyla Çekce, İtalyanca, İngilizce ve Türkçe kopyalar. İlk kapak Türkiye'deki kapağın neredeyse aynısı. Sadece ufak bir renk değişikliği var ve üstünde New York Times Bestseller ifadesi yer alıyor. Ne yalan söyleyeyim kitap isminin yazıldığı yazı fontunu pek beğenmedim. Çok düz durmuş. İkinci kitabın kapağı diğer kopyalara göre daha farklı olmuş. Güzel mi değil mi karar veremesem de çok da kötü durmadığını söylemeliyim. Üçüncü kapak ise Türkiye'deki kapaktan pek de farklı değil. Yazı fontunu gayet beğendim. Türkiye kapağında ise genelde kullanılan kapak kullanılmış ve yazı fontu güzel olsa da resmi pek beğenmediğimi söylemeliyim. Kapak resimden dolayı pek net değil ve fotoğrafın boyutundan mı kaynaklandığını bilemediğim bir şey daha var ki kız ve erkek kocaman gözüküyorlar. Özellikle kız çok şişman duruyor ve sanırım diğer kopyalarda da bu durum mevcut. Genelde yayınevlerinin orijinal kapak kullanmasından yana olsam da sanırım ilk defa orijinal kapak kullanmasalarmış daha iyi olurmuş diye düşünüyorum.

Benim söyleyeceklerim bunlar. Sıra sizde! Lanetli çekilişimize katılmak için tık tık. ;)

























Hiç yorum yok:

Yorum Gönder